Sağlıklı Beslenme Ve Geleneksel Gıdalar

Sağlıklı Beslenme Ve Geleneksel Gıdalar

Son yıllarda artan kanser, alerji, obezite ve kalp krizi vakaları toplumun her kesimini etkileyen sağlık sorunları arasında yer alıyor. Araştırmalara göre bu artışın nedenlerinden biri geleneksel beslenmenin terkedilmesi. Bilinçli tüketiciler sağlık-beslenme ilişkisinden yola çıkıp endüstrileşmiş, fabrikasyon ürünlerden kaçınıp geleneksel usüllerle yetiştirilip daha az işlemden geçerek üretilen gıdalara yöneliyorlar. Sağlıklı ve dengeli beslenme tam anlamıyla geleneksel gıdalarla varılabilecek bir hedef.

Neden Geleneksel Gıdadan Uzaklaştık?

Batı uygarlığında aydınlanma çağı ile birlikte bilim ve teknolojide yaşanan ilerlemeler, geleneksel üretim süreçlerinin yerini endüstriyel üretime bırakmasını sağladı. Besinlerin teknoloji yardımıyla hızlı, büyük miktarlarda ve daha ekonomik üretilmesi, albenili ambalajları, herkes tarafından kolay ulaşılır hale gelmesi modern yaşamın bolluk rüyasıydı. Bu rüyanın yerini bıraktığı gerçek ise toplumun değişen beslenme alışkanlıkları oldu. Geleneksel beslenme yerini kolay ulaşılabilir, yüksek kalorili, sağlıksız beslenme kültürüne bıraktı.

Toplumsal yapıyı ve alışkanlıkları gelenekselden koparan modern yaşamın beslenme kültürü, gıdaların hem üretimlerini hem içeriklerini değiştirdi. Artan sağlık sorunların kökenleri incelendiğinde oklar hazır gıdaları işaret etmeye başladı. Araştırmalar modern insanın günlük yaşamında önemli bir yer tutan hazır gıdaların GDO’lu hammaddeler, pestisit ve antibiyotik kalıntıları, trans yağlar, aşırı tuz ve gıda katkı maddeleri gibi içeriklerinin insan bedeninin biyokimyasal yapısını etkileyerek sağlık sorunlarına yol açmasına neden olduğunu gösterdi. Halkın bilinçsizce tükettiği alerjen ve karsinojen etkileri olabilecek maddeleri içerebilen bu gıdalar sorunun daha da büyümesine neden oluyor.

Ne Yiyorsak O’Yuz…

Son yıllarda özellikle genç yaşta kalp-damar hastalıklarının artması beslenme ve yaşam tarzı arasındaki ilişkiyi inceleyen sağlıkçıların üzerinde en çok durduğu konulardan biri. Aşırı tuzlu, yağlı ve şekerli hazır gıdalar obeziteye ve obeziteyle gelişen akut ya da kronik hastalıklara neden oluyor. Fiziksel aktivite eksikliği de eklenince, vücut yağları ve kimyasallar yoluyla, başta dolaşım sistemi olmak üzere tüm sistemler etkileniyor. Hipertansiyon, kolesterol, insülin direnci, alerji gibi rahatsızlıklar ve düşük bağışıklığın yol açtığı hastalıklar yakamızı bırakmıyor.

Beslenme ve sağlık konusunu inceleyen uzmanlar yediklerimizin tokluk sağlasa bile hücresel düzeyde bizi doyurmayabileceğini anlatıyorlar. Sağlıklı kalabilmek için gerekli olan kaliteli proteinleri, faydalı yağları, vitamin ve mineralleri alabilmek için bu içeriği sağlayan gıdalara yönelmemiz gerekiyor. Bunun da yolu geleneksel yollarla üretilen besleyiliği yüksek, değerli içeriğe sahip gıdalarla beslenmekten geçiyor.

Geleneksel Gıda Ne Demek?

Geleneksel gıdalar yüzyıllardan beri süre gelen temel işleme metotlarına dayanan, doğal ve raf ömürleri günümüzün işlenmiş ürünlerine oranla uzun olmayan ürünler anlamına geliyor. Bilinen en bariz fark şu: Geleneksel yöntemlerle üretilen gıdalar yapay katkı maddeleri içermiyor, kimyasallar yerine tuz, sirke, baharat gibi doğal koruyucularla belirli bir raf ömrü sağlanıyor.

Bu konuda pek bilinmeyen ise sağlıklı geleneksel gıda üretiminin topraktan, daha da geniş tutarsak coğrafyadan başladığı…

Genetik yapısı değiştirilmemiş atalık tohumların kimyasal gübre ve ilaçlar ile kirlenmemiş ve mineral yapısını kaybetmemiş verimli topraklara düştüğü, sanayi artıklarıyla zehirlenmemiş nehirlerle sulandığı, hâlâ temiz kalmış havayı soluyarak büyüyüp geliştiği bir coğrafyada geleneksel tarımla doğal olarak yetişen ürünler elbette besleyicilikleri ve faydaları anlamında daha üstün özellikler gösteriyorlar.

Coğrafya hayvansal ürünlerde de kendisini gösteriyor. Temiz kalmış, zengin bitki çeşitliliğine sahip, korunan doğal ortamlarda yaşayan hayvanların üretiği bal, süt, yağ, peynirlerin farkı lezzet ve besleyici içerik olarak diğerlerinden ayrılıyor.

Sağlık İçin Toprak İle Yakınlaşın!

Kendi coğrafyasında geleneksel tarımla yetiştirilen doğal ürünler, o coğrafyanın atadan kalan yöntemleriyle işlendiğinde doğallığı korunarak orijinal lezzetleriyle sofralara geliyorlar. Bu ürünlerin besleyici içerikleri de yüksek oluyor.  

Örneğin dünyanın en eski buğday cinsi olan genetiği değiştirilmemiş Siyez buğdayından geleneksel yöntemle işlenen Siyez bulguru ve siyez unu diğerlerinden çok daha besleyici.

Kendi bölgelerinde üretilen buğday ve yoğurtla yapılan Maraş ve Uşak tarhanaları lezzet ve besleyicilik konusunda ünlüler.

Artvin’in el değmemiş doğasından toplanan Macahel Balı ve Hatila Balı coğrafi işaret alarak tescillendiler. Ancak bu yörenin geleneksel ürünü Silor da sofraların gözdesi.

Malatya’nın kayısı kurusu, Erzincan’ın dut kurusu ve pekmezleri, Gümüşhane köme ve pestilleri, Kars’ın gravyer peyniri, malakan peyniri, göbek kaşarı gibi geleneksel ürünler hem toplandıkları coğrafya hem de geleneksel işlenme yöntemleri nedeniyle doğallıklarını koruyan, protein, yağ, vitamin ve mineral açısından zengin ve lezzetli ürünler.

Her yıl belirli miktarlarda üretilebilen bu değerli gıdalara ulaşmak kolay değil. Toprak Doğal gibi doğrudan üreticilerle çalışan, sunduğu ürünlerin analizlerini yapan ve kalite kontrol süreçleri global denetçi kurumlarla takip edilen firmalar geleneksel gıdaları tüketiciyle buluşturuyor.

Beslenmede geleneksel gıdaları artırarak sağlıklı bir hayat sürmek herkesin ihtiyacı… Beden ve zihin gelişimi süren genç nesillerde ise önemi daha da artıyor. Hastalıklara karşı dirençli, güçlü bir bağışıklık sistemi için değerli besinleri almak ise sağlığa yapılmış önemli bir yatırım. Bu yatırımın ilk adımı ise birbirleriyle mükemmel bir uyum içinde çalışan sistemlerden oluşan vücudunuza besin olarak neyi alıp neyi almayacağınız konusunda bilinçlenmek olmalı.

Sağlıklı Beslenme Ve Geleneksel Gıdalar

Üveys Sepeti

Sepetinizde ürün bulunmamaktadır.